Dışarıya dönük bir sessizlik içerisindeyim. Sadece kendi içimdeki kalabalığın gürültüsüyle yaşıyorum. Arada bir bende sebebini anlamadığım tartışmaya katılmak istiyorum ama sesim çıkmıyor; sanki elinde hiçbir şey olmamasına rağmen uzayda yaşamayı hedefleyen bir aşık gibiyim. Esasında çok fazla "bir şey" gibiyim ama bunu söyleyecek kadar cesur, yazacak kadarda korkak değilim. Bir şeyler olduğunu düşünen çok fazla insan var bunun farkındayım ama onlar burada değil. Benden daha iyi veya kötü bir halde olmanız bu hissettiklerimin varlığını ortadan kaldırmayacaktır; çünkü benim hayallerim vardı. Benim için yegane umut kaynağı olmasına rağmen hiç kimsenin umursamadığı ideallerim/amaçlarım vardı. Neredeler peki? Hepsi istemsiz bir biçimde başkasının "doğruları" arasında "yanlış" olarak kabul edilip, tarihten silindi.
Sanırım bu yüzden bir kütüphanedeyim; gerçek hayatlardan uyarlama, birbirinin aynısı kapak tasarımına sahip romanların arasında ince bir kitap olarak duruyorum. Etrafımda benim gibi içi dışından daha büyük anlatılara sahip sayfalar olsa da onlarla aynı dilde yazılmadım. Birbirimizin alıntılarını ve paragraf başlangıçlarını anlayabiliyoruz, bununla ilgili bir sorun yok ancak onlar -ön hazırlık hariç- aylarca süren bir çalışmanın başarısı iken ben yalnızca sürekli olarak belirli cümlelerin silinip tekrardan yinelendiği basit bir günlük gibiyim. Arada bir yaptığım zamanda yolculukları saymazsak her gün aynı günü yaşıyorum. Yaptığım her hareketler, gördüğüm tüm suratlar, duyduğum tüm cümleler ve tattığım tüm acılar sürekliliğini koruyor. Ya tüm bu sıradanlıkların ya da en sıkıcı ve gerçekleşmesinden korktuğum berbat olasılıkların sonunda birden fazla olasılıkla karşılaşırsam? Yeni bir şeylerden söz etmiyorum, hali hazırda var olan ama ön plana çıkmada diğerlerinin gerisinde kalan ve atılım göstermek için bir sebebi olmayan duygu, düşünce ve durumlardan bahsediyorum. Ya sonunda saçma bile olsa bir sebebi bulunursa ya da birden bire karşıma çıkarsa?
Öyle bir haldeyim ki, mutlu bile olmak istediğimden emin değilim.
Bu yüzden yalnızım. Diğer cümle toplulukları gibi sona doğru ilerleme hedefinde değilim; bende ilerliyorum ama nasıl biteceğimi bilmiyorum. Hangi anıları yazdım ki sonunda "güle güle" diyebileyim? Herkes bitiş repliğini yazarken birazda olsa düşünür; ne de olsa yaşanan tüm önemli zaman bir başka tarih oluyor. Aslında kimse kendi sonunu yazmaz yalnızca ne yazdığını okur.
Bir kütüphanede değilim. Bir kitap değilim. Yalnız da değilim. Yalnızca, yarından sonrasında unutacağım bir geçmiş yapmak istedim.
Geleceğe not; şuan, geçmişi yazıyorum.
Sanırım bu yüzden bir kütüphanedeyim; gerçek hayatlardan uyarlama, birbirinin aynısı kapak tasarımına sahip romanların arasında ince bir kitap olarak duruyorum. Etrafımda benim gibi içi dışından daha büyük anlatılara sahip sayfalar olsa da onlarla aynı dilde yazılmadım. Birbirimizin alıntılarını ve paragraf başlangıçlarını anlayabiliyoruz, bununla ilgili bir sorun yok ancak onlar -ön hazırlık hariç- aylarca süren bir çalışmanın başarısı iken ben yalnızca sürekli olarak belirli cümlelerin silinip tekrardan yinelendiği basit bir günlük gibiyim. Arada bir yaptığım zamanda yolculukları saymazsak her gün aynı günü yaşıyorum. Yaptığım her hareketler, gördüğüm tüm suratlar, duyduğum tüm cümleler ve tattığım tüm acılar sürekliliğini koruyor. Ya tüm bu sıradanlıkların ya da en sıkıcı ve gerçekleşmesinden korktuğum berbat olasılıkların sonunda birden fazla olasılıkla karşılaşırsam? Yeni bir şeylerden söz etmiyorum, hali hazırda var olan ama ön plana çıkmada diğerlerinin gerisinde kalan ve atılım göstermek için bir sebebi olmayan duygu, düşünce ve durumlardan bahsediyorum. Ya sonunda saçma bile olsa bir sebebi bulunursa ya da birden bire karşıma çıkarsa?
Öyle bir haldeyim ki, mutlu bile olmak istediğimden emin değilim.
Bu yüzden yalnızım. Diğer cümle toplulukları gibi sona doğru ilerleme hedefinde değilim; bende ilerliyorum ama nasıl biteceğimi bilmiyorum. Hangi anıları yazdım ki sonunda "güle güle" diyebileyim? Herkes bitiş repliğini yazarken birazda olsa düşünür; ne de olsa yaşanan tüm önemli zaman bir başka tarih oluyor. Aslında kimse kendi sonunu yazmaz yalnızca ne yazdığını okur.
Bir kütüphanede değilim. Bir kitap değilim. Yalnız da değilim. Yalnızca, yarından sonrasında unutacağım bir geçmiş yapmak istedim.
Geleceğe not; şuan, geçmişi yazıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder