Haftalardır adam akıllı evden dışarı adım atmadım. Sanki olmak zorundaymışım gibi bir köşede bekliyorum. Neyi veya niçin beklediğimi bile bilmiyorum. Belki bir ilham perisi bekliyorum ki bu sayede aptal bir şarkı yazabilirim. Ya da o ilham perisini sigara ve çay içmeye çağırabilirim. Biraz değişik bir şeyler tatsın değil mi? Sürekli birilerinin yanına gidiyor ve o kişiyi ödüllendiriyor. O kişi, perinin varlığından haberdar bile değil hatta perilere inanmıyor bile. İlham perisi bunun farkına varsa ve yaptığı işi bıraksa dünya onun için çekilmez bir hale gelirdi. Zira onun yapabildiği tek şey insanlara ilham vermek. Kulaklığını takıp uzun bir yola çıkmadı hiçbir zaman. En sevdiği yemek yok. Fobileri bile yok çünkü o işine o kadar aşık ki geri kalan her şeyi reddediyor. Bu güzel bir şey. Bir hayatı yok ama yine de bir amacı var. Başladığı yazıyı sürdürmek zorunda değil çünkü onun amacı yazmak ve devam etmek değil. Yazılanları okumak ya da gözden geçirmek. Ne yazabilir ki? "Sevgili günlük, bugün bir kaç kişiye iki kilo ilham, üç gram da fındık içi verdim." mi diyecek? Ya ilhamı kendine saklasa? Büyük bir yıldız olabilir. Hatta, Rihanna ile düet bile yapabilir ama o açgözlü bir yaratık değil. Madem bencil değilsin neden bana da uğramıyorsun? En güzel sigaramı sana saklıyorum, iftardan önce gelirsen senin olur. En fazla sahura kadar tutarım ondan sonra en güzel sigaramı unut. Bari şu ilhamı mesaj olarak filan at. Instagram'dan yazabilirsin arada bir bakıyorum oraya. Sana ihtiyacım var.
Bir sebebim yok çünkü. Aynaya bakmadan kendi kendime kısık sesle seslendiğimde şunu söylemek istiyorum "İşte bunun için varsın!". Bunu söyleyemediğim her an biraz daha nefessiz kalıyorum. Sanki bir kaç adım atacakken oturmayı tercih etmişim gibi kala kalıyorum. Daha nasıl anlatabilirim ki, yok oluyormuş gibi oluyorum ama hala orada olduğumu hissediyorum. Çünkü, eğer yok olmuş olsaydım o acıyı tatmış olmazdım. Şuan ve devam etmek olan hayatımda aynı çayı ve kahveyi içerek geçirmek üzüyor beni. Vücudum benden utanır. Sürekli aynı aynanın karşısında aynı kıyafetleri değiştirmek, o aynaya ayıp olur. Eninde sonunda sigara paketi de bana kin besleyecektir. Bunları bir süre hayallerimi anlatarak oyalayabilirim. Kendimi yıllarca bununla oyaladım, eminim işe yarayacaktır. Eninde sonunda zaten alışmak zorundalar zaten, benim gibi. Şimdiden, aynı yazıyı yazmak için alıştırma yapıyorum. Sanırım artık düşünmemek için de alıştırma yapmak zorundayım zira gelecekteki distopyamda buna izin yok. En azından benim için. Diğer herkes -sanki çok düşünebiliyormuş gibi- düşünmeye devam edecek. Bense yazdığım bu yazıları tekrar ve tekrar okuyacağım ve.
Devamında ne yazacağımı bilemedim. O "ve"den sonra gelecek olan şeye şuan hazır değilim. Ne olduğunu bilmiyorum. Bana ne kadar zarar vereceğini de ama hazır değilim amına koyayım. Olmakta istemiyorum. Büyük bir mücadeleye hazırlanan çelimsiz bir savaşçı gibiyim. Ben, yakında görmek istemeyeceğim biriyim. En büyük hazırlığımı, olacağım "ben"e yapıyorum. Ondan o kadar çok nefret edeceğim ki kafasını kesip akbabalara atmak isteyeceğim. O şerefsiz olmak zorunda olduğum için her gün aynanın karşısına suratını yakınlaştırıp al amına koduğum bu benim hoşuna gitti mi lan diyeceğim. Bunları değiştirecek bir şey yapmadığın için sana ne kadar teşekkür etsem az. Şiddet canlısı bir insan değilim ama o bunu hak ediyor. Yani, ben. Gördüğüm en kötü senaryoya sahip ben. Hep aynı tını çalacak o repliklerin arka planında. Sürekli aynı şey. Kimsenin duymadığı garip bir tını. O ritim üzerine kafamda tonla albüm yapacağım ama hiçbir listede ilk ona giremeyeceğim. Parçaları kaydettiğim yerin yakınlarda konser yapacağım kendi kendime. Ama kimse beni Youtube da veya Spotify da aratmayacak. O tını sahip olduğum yegane şey haline dönüşecek. Bu kadar tasfir yeter her halde. Berbat bir halde olduğumu daha nasıl açıklayabilirim?
Görüyor musun halimi ilham? Neden sana ihtiyacım olduğunu anladın mı? Bana bir amaç ver. Sana söz veriyorum ki seni yüzüstü bırakmayacağım. Bana bir kaç adım atmam için bir yarış sun. Ya da o yarışı kaybetmek için başarısızlık. Ama yine de o yarışa katılayım. Eğer bunları yapacak olursan tüm bu anlattıklarım biraz daha az gerçekçi gelecek bana. Yine bir ihtimal var ama zerre umurumda olmayacak. Belki. Daha fazla sana bir şey söylememe gerek yok. Zira şuan sana karşı anlatacaklarım tükeniyor ama inan bana hissettiğim bu şeyler o kadar kolay yok olmayacak.
Bir sebebim yok çünkü. Aynaya bakmadan kendi kendime kısık sesle seslendiğimde şunu söylemek istiyorum "İşte bunun için varsın!". Bunu söyleyemediğim her an biraz daha nefessiz kalıyorum. Sanki bir kaç adım atacakken oturmayı tercih etmişim gibi kala kalıyorum. Daha nasıl anlatabilirim ki, yok oluyormuş gibi oluyorum ama hala orada olduğumu hissediyorum. Çünkü, eğer yok olmuş olsaydım o acıyı tatmış olmazdım. Şuan ve devam etmek olan hayatımda aynı çayı ve kahveyi içerek geçirmek üzüyor beni. Vücudum benden utanır. Sürekli aynı aynanın karşısında aynı kıyafetleri değiştirmek, o aynaya ayıp olur. Eninde sonunda sigara paketi de bana kin besleyecektir. Bunları bir süre hayallerimi anlatarak oyalayabilirim. Kendimi yıllarca bununla oyaladım, eminim işe yarayacaktır. Eninde sonunda zaten alışmak zorundalar zaten, benim gibi. Şimdiden, aynı yazıyı yazmak için alıştırma yapıyorum. Sanırım artık düşünmemek için de alıştırma yapmak zorundayım zira gelecekteki distopyamda buna izin yok. En azından benim için. Diğer herkes -sanki çok düşünebiliyormuş gibi- düşünmeye devam edecek. Bense yazdığım bu yazıları tekrar ve tekrar okuyacağım ve.
Devamında ne yazacağımı bilemedim. O "ve"den sonra gelecek olan şeye şuan hazır değilim. Ne olduğunu bilmiyorum. Bana ne kadar zarar vereceğini de ama hazır değilim amına koyayım. Olmakta istemiyorum. Büyük bir mücadeleye hazırlanan çelimsiz bir savaşçı gibiyim. Ben, yakında görmek istemeyeceğim biriyim. En büyük hazırlığımı, olacağım "ben"e yapıyorum. Ondan o kadar çok nefret edeceğim ki kafasını kesip akbabalara atmak isteyeceğim. O şerefsiz olmak zorunda olduğum için her gün aynanın karşısına suratını yakınlaştırıp al amına koduğum bu benim hoşuna gitti mi lan diyeceğim. Bunları değiştirecek bir şey yapmadığın için sana ne kadar teşekkür etsem az. Şiddet canlısı bir insan değilim ama o bunu hak ediyor. Yani, ben. Gördüğüm en kötü senaryoya sahip ben. Hep aynı tını çalacak o repliklerin arka planında. Sürekli aynı şey. Kimsenin duymadığı garip bir tını. O ritim üzerine kafamda tonla albüm yapacağım ama hiçbir listede ilk ona giremeyeceğim. Parçaları kaydettiğim yerin yakınlarda konser yapacağım kendi kendime. Ama kimse beni Youtube da veya Spotify da aratmayacak. O tını sahip olduğum yegane şey haline dönüşecek. Bu kadar tasfir yeter her halde. Berbat bir halde olduğumu daha nasıl açıklayabilirim?
Görüyor musun halimi ilham? Neden sana ihtiyacım olduğunu anladın mı? Bana bir amaç ver. Sana söz veriyorum ki seni yüzüstü bırakmayacağım. Bana bir kaç adım atmam için bir yarış sun. Ya da o yarışı kaybetmek için başarısızlık. Ama yine de o yarışa katılayım. Eğer bunları yapacak olursan tüm bu anlattıklarım biraz daha az gerçekçi gelecek bana. Yine bir ihtimal var ama zerre umurumda olmayacak. Belki. Daha fazla sana bir şey söylememe gerek yok. Zira şuan sana karşı anlatacaklarım tükeniyor ama inan bana hissettiğim bu şeyler o kadar kolay yok olmayacak.
Yorumlar
Yorum Gönder