Ana içeriğe atla

Hızlı ve Öfkeli 7 | İnceleme

Hızlı ve Öfkeli serisini ülkemiz de bilmeyen kalmadı diye düşünüyorum. Serinin hasılat açısından en düşük filmi olan Tokyo Drift ülkemiz de bir hayli sevilmişti. Özellikle soundtrack'i ile Şahinlerden çıkan bir motor sesine dönüşmüştü adeta. Hızlı ve Öfkeli serisi her zaman bizim için seviliyordu sebebi ise arabalar,basslı müzikler, hanımefendi kalçaları ve bolca aksiyon. Gençlerin en sevdiği türleri tek bir filmde toplamışlar resmen. Tokyo Drift'den sonra yapımcıların bunu bir ''dizi serisi'' haline getireceklerini göstermişlerdi bize. Aynı Harry Potter gibi her film sanki bir dizinin yeni bölümü gibiydi. Kimsenin de buna bir şey söylediği yok çünkü seviliyor. Serinin son filmi (şimdilik son film, 8. film gelecek merak etmeyin. Hatta 9 bile gelebilir.) çıkmadan önce filmin başrol oyuncularından Paul Walker bir araba kazasında vefat etmişti. Ne kadar ironik değil mi ? (Son kullandığım cümle tüm Hızlı ve Öfkeli 7 incelemelerinde bulunmaktadır.) İnsanlar buna inanmakta güçlük çekmişti. Bir reklam hilesi olduğuna inanıyorlardı ama maalesef ki öyle değil di. Vefatından sonra en çok konuşulan konu filme nasıl devam edecekleriydi. Bunu zaten filmi izlerken gördük, çoğu sahne çekilmişti. Bilgisayar yöntemi ile de bir kaç şey yaptılar işte. Bu kadar biyografiden sonra filme geçelim. Belki Hızlı ve Öfkeli'yi seri olarak başka bir zaman inceleyebilirim.


Film başlar başlamaz filmin kötü karakteri Jason Statham ile karşılaşıyoruz. Daha ilk sahnelerde tam bir psikopat olduğunu anlıyoruz ve bu çok başarılı bir sahneydi. Hiç hikaye anlatmadan bize karakteri direkt gösterdiler ve bizde nasıl biri olduğunu anlayabildik. Çoğu film genelde konuşma ile harcasada bu film tek bir cümle ile açıklamıştı. Joker kadar psikopat olmasa da çevik ve kuvvetli biri olduğunu anlamıştık. Ama Dwayne Johnson ve Vin Diesel ile kapışacak kadar çevik ve kuvvetli olacağını anlamamıştık ta ki karakteri Jason Statham'ın canlandırdığını hatırlayıncaya kadar. Yani 3 saniye içinde.


Han öldürülmüştü. İntikam alınmalıydı çünkü herkes teker teker avlanıyordu. Bu biraz gaza getirse de çok kısa süren bir gaz oluyor. Film bu etkiyi pek uzun tutmuyor ama bilerek uzun tutmuyor sinirlendiğim taraf o. İsteseler bu gazı tüm film boyunca yaşatırlardı ama istemediler hemen takımca aksiyon yaşayalım dediler. Etki demişken bir de Dom ve Betty arasında ki bağı sadece belli sahnelerde hatırlıyordum o kadar. Geri kalan sahnelerde sadece aksiyon olduğu için pek duygu boğumu yaşamadım. Duygusal olarak herkes gibi sadece son sahnede etkilendim o kadar. Aksiyon sahnelerinde duygu yaşanmaz değil mi ? Neden bu kadar aksiyon diyorum biliyor musunuz ? Çünkü gerçekten bu filmde aksiyon var! Hem de istenilmeyecek derece de!




Resmen her 5 dakika da bir aksiyon var. Bu kötü bir şey değil ama hikayeyi baltaladığında kötü bir şey olabilir. Açıkcası filmde ki tek hikaye yaşanan aksiyon. Baktığımızda hikayenin içinde birden fazla olay var ama hiçbirisi umurunuzda olmuyor. Filmin bir hikayesi var ama aksiyon sahnelerine kendinizi kaptırınca umurunuzda olmuyor. Filmin hem eksisi hemde artısı: AKSİYON!
 Eksi: Hikayeyi baltalıyor.
 Artı: Aksiyon sahneleri mükemmel!
Gerçekten aksiyon sahneleri sağlam! Bu konuda James Wan'ı tebrik etmek istiyorum. 1 milyon dolar bütçesi olan korku filminden 200 milyon dolar bütçesi olan bir filmde binalardan uçan bir arabanın hissini vermesi ya da iri yarıbir adamın zaten çatlamış bir beton zemini bir ayak vuruşuyla yıkışını bizlere gerçekten hissettirdi. Bu yüzden James Wan'ı tebrik etmek istiyorum.


Şaka maka filmde herkes dövüşmeyi biliyor. Bak aklıma geldi sıkıştırayım şuraya. HERKES KAVGA EDİYOR!

Asıl konu arabalara gelirsek, şahsen ben biraz hayaıl kırıklılığına uğradım. Arabalar güzeldi ona bir lafım yok sadece daha fazla araba görmek istiyordum. Aynı Cehennem Melekleri 3'den olan beklentim gibi ''daha fazlası''nı istiyordum. İsim olarak sağlam bir yere sahipsin, bir de kurduğun kadro da bulunan herkes efsane olunca insan ''daha fazla''sını istemeden duramıyor. Yine de arabalar güzeldi ama aksiyonla birleşmeyeydi eyeydi. Hızlı ve Öfkeli her zaman arabaları aksiyon ile bir tutmuş bir seridir. Bu harika ama benin burada bahsettiğim konu arabalar sadece silahlardan uzak durmak için önlerine koyulmuş bir kalkan misali gibime geldi. Kötü değil sadece bir ''yarış'' filminden beklenen değildi.

(Merak etmeyin filmde kalça sayısı değişmedi.)

Milyar dolarlık hasılat toplamış bir film kötü olabilir mi ? Kesinlikle hayır, film seriye bağlılığını korumuş. Önceki filmleri maraton olarak izlerseniz ağzınız da ki tat değişmeyecektir. Sadece yönetmen değiştiği için bir kaç değişiklik olmuş o kadar ama bu da gözünüze batmıyor bile. Ben bu kadar laf ettim ama izlerken gözlerim felsefe taşı gibi açıktı. Film her zaman ki gibi Fast and Furios filmi! Ha bu arada aklıma gelmişkten söyleyeyim. Filmde Tokyo Drift'in sonunda ki yarışı göreseydik keşke :(

Her neyse ne diyordum ? Ha.. film sağlam gidin izleyin. Aksiyon,araba,kalça,kas,git gide düşen gerçekçilik hissi ama bunu kimsenin takmaması, oyuncular,bass'lı müzikler ve daha fazla aksiyon!

NOT: Filmin sonu ağlatıyor be gardaş...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kimsenin Okumaya Tenezzül Etmediği Bir Masalın Perisi

     Haftalardır adam akıllı evden dışarı adım atmadım. Sanki olmak zorundaymışım gibi bir köşede bekliyorum. Neyi veya niçin beklediğimi bile bilmiyorum. Belki bir ilham perisi bekliyorum ki bu sayede aptal bir şarkı yazabilirim. Ya da o ilham perisini sigara ve çay içmeye çağırabilirim. Biraz değişik bir şeyler tatsın değil mi? Sürekli birilerinin yanına gidiyor ve o kişiyi ödüllendiriyor. O kişi, perinin varlığından haberdar bile değil hatta perilere inanmıyor bile. İlham perisi bunun farkına varsa ve yaptığı işi bıraksa dünya onun için çekilmez bir hale gelirdi. Zira onun yapabildiği tek şey insanlara ilham vermek. Kulaklığını takıp uzun bir yola çıkmadı hiçbir zaman. En sevdiği yemek yok. Fobileri bile yok çünkü o işine o kadar aşık ki geri kalan her şeyi reddediyor. Bu güzel bir şey. Bir hayatı yok ama yine de bir amacı var. Başladığı yazıyı sürdürmek zorunda değil çünkü onun amacı yazmak ve devam etmek değil. Yazılanları okumak ya da gözden geçirmek. Ne yazabilir ki? "Sevgi

Unfriended - İnceleme

     Unfriended, duyurulduğu andan beri heyecanla beklediğim bir film oldu. Fragmanı çok sevmiştim, baya sevmiştim. Filmin ülkemiz de yayınlanmaması beni şaşırtmadı sadece üzdü. Sonunda filmi izleyebildim ve çok karmaşık hislere sahip oldum.      Filmin konusu, internete utanç verici videosu sızan bir kızın 1. ölüm yılında videoyu yükleyen kişi "yanına almak" için filmin karakterlerine dadanması. Bu kadar... yani öyle spesifik, karmakarışık bir hikaye yok. Filmin fragmanı yalandan ibaret! Aynı, Avengers: Age of Ultron filminin fragmanı gibi, yalan! Fragman da bizlere gösterilenle film de gösterilenler arasında dağlar kadar fark var. Mesela fragman da bizlere "korku" gösteriliyordu ama ben sadece filmin tek bir sahnesinde korktum. Bu film bir korku filmi değil. Belki bir gerilim filmi olabilir ama bir korku filmi değil! Fragman da hayaletin videoyu yükleyen kişileri teker teker sorguladığını görüyorduk adeta. Herkes birbirinden şüpheleniyor, içlerinden biri vide