Ana içeriğe atla

Unfriended - İnceleme

     Unfriended, duyurulduğu andan beri heyecanla beklediğim bir film oldu. Fragmanı çok sevmiştim, baya sevmiştim. Filmin ülkemiz de yayınlanmaması beni şaşırtmadı sadece üzdü. Sonunda filmi izleyebildim ve çok karmaşık hislere sahip oldum.


     Filmin konusu, internete utanç verici videosu sızan bir kızın 1. ölüm yılında videoyu yükleyen kişi "yanına almak" için filmin karakterlerine dadanması. Bu kadar... yani öyle spesifik, karmakarışık bir hikaye yok. Filmin fragmanı yalandan ibaret! Aynı, Avengers: Age of Ultron filminin fragmanı gibi, yalan! Fragman da bizlere gösterilenle film de gösterilenler arasında dağlar kadar fark var. Mesela fragman da bizlere "korku" gösteriliyordu ama ben sadece filmin tek bir sahnesinde korktum. Bu film bir korku filmi değil. Belki bir gerilim filmi olabilir ama bir korku filmi değil! Fragman da hayaletin videoyu yükleyen kişileri teker teker sorguladığını görüyorduk adeta. Herkes birbirinden şüpheleniyor, içlerinden biri videoyu yükleyen kişi. Diğerleri ölmek zorunda değildi, tek bir kişi dışında! Yok öyle bir şey! Fragman da zaten bize o kişiyi gösterdiler, baktığımız zaman bize fragman da her şeyi gösterdiler. Ciddi söylüyorum fragmanı izledikten sonra filmi izleyin ve bu yorumuma katılın. Yahu fragmanın sonuna final sahnesini koymak nedir ?! Her neyse fazla uzatmaya ve sinirlenmeye gerek yok. Fragman = Film. Fragman = Yalan. Fragman = "İngilizce Küfür"

     Film yeni bir tür olarak "çıktı". Yeni bir akım. İnternet üzerinden canlı yayın ile yapılan bir korku filmi. Aslında bu daha önce yapılmıştı. Her neyse konumuz bu değil. Skype üzerinden konuşan arkadaşların arasındaki diyalogları beğendim. Sahte değildi, yeni de değildi. Bu filme bağlanmamı sağladı. Filmin başından beri hayaletimiz yani Laura, Skype'dan asla çıkmadı. Karakterler ilk başta çıkarmaya çalışsalar da başaramadılar. Film de asıl ana karakter Blaire, Laura Barns'ın en yakın arkadaşı. Bu sebepten ötürü Laura film de ağırlıklı olarak Blaire ile iletişime geçiyor. Blaire ise (klavye de yazmayı bilmeyen bir insan) ağırlıklı olarak erkek arkadaşı Mitch ile yazışıyor.

     Filmin konusu bana kalırsa önemsizdi. Benim için önemli olan filmin içeriği. Film karakterlerin çoğunun ruhu olduğunu gösteriyor. Sıradan karakterler olsa da bize o karakterleri hissettiriyorlar. Özellikle filmin sonlarına doğru daha iyi oluyor karakterler. Bunun ağırlıklı sebebi ise film de aşk,şehvet,intikam,yalan,entrika gibi konuların da olması. Tamam bunların çoğu yine klişe ama yine de izlerken memnun oluyorsunuz. Çünkü bunları birbirine düşüren bir hayalet var. Havalı değil mi sizce ? Laura Barns'ın insanları birbirine düşürmesini baya beğendim. Oynadığı oyunları beğendim. Korkunç değil ama sizi ekrana bağlıyor. Bir de film de cevaplanmayan sorular var... onlar zaten baş ağrıtıyor.

Film bir korku filmi değil. İçerik olarak iyi olsa da bir korku filmi değil. Klişelere sahip olsa da, filmin sonunu tahmin ediyor olsanız bile (aslında tahmin değil direkt olarak biliyorsunuz.) film güzel. Boş bir film olduğunu düşünmüyorum. Derinden etkileyen bir film olduğunu da düşünmüyorum. Filmin tek bir yıldızı var o da Laura Barns! Laura Barns için bu filmi tekrardan izleyeceğim, birazdan.

PUAN: 5.6

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hızlı ve Öfkeli 7 | İnceleme

Hızlı ve Öfkeli serisini ülkemiz de bilmeyen kalmadı diye düşünüyorum. Serinin hasılat açısından en düşük filmi olan Tokyo Drift ülkemiz de bir hayli sevilmişti. Özellikle soundtrack'i ile Şahinlerden çıkan bir motor sesine dönüşmüştü adeta. Hızlı ve Öfkeli serisi her zaman bizim için seviliyordu sebebi ise arabalar,basslı müzikler, hanımefendi kalçaları ve bolca aksiyon. Gençlerin en sevdiği türleri tek bir filmde toplamışlar resmen. Tokyo Drift'den sonra yapımcıların bunu bir ''dizi serisi'' haline getireceklerini göstermişlerdi bize. Aynı Harry Potter gibi her film sanki bir dizinin yeni bölümü gibiydi. Kimsenin de buna bir şey söylediği yok çünkü seviliyor. Serinin son filmi (şimdilik son film, 8. film gelecek merak etmeyin. Hatta 9 bile gelebilir.) çıkmadan önce filmin başrol oyuncularından Paul Walker bir araba kazasında vefat etmişti. Ne kadar ironik değil mi ? (Son kullandığım cümle tüm Hızlı ve Öfkeli 7 incelemelerinde bulunmaktadır.) İnsanlar buna inan

Kimsenin Okumaya Tenezzül Etmediği Bir Masalın Perisi

     Haftalardır adam akıllı evden dışarı adım atmadım. Sanki olmak zorundaymışım gibi bir köşede bekliyorum. Neyi veya niçin beklediğimi bile bilmiyorum. Belki bir ilham perisi bekliyorum ki bu sayede aptal bir şarkı yazabilirim. Ya da o ilham perisini sigara ve çay içmeye çağırabilirim. Biraz değişik bir şeyler tatsın değil mi? Sürekli birilerinin yanına gidiyor ve o kişiyi ödüllendiriyor. O kişi, perinin varlığından haberdar bile değil hatta perilere inanmıyor bile. İlham perisi bunun farkına varsa ve yaptığı işi bıraksa dünya onun için çekilmez bir hale gelirdi. Zira onun yapabildiği tek şey insanlara ilham vermek. Kulaklığını takıp uzun bir yola çıkmadı hiçbir zaman. En sevdiği yemek yok. Fobileri bile yok çünkü o işine o kadar aşık ki geri kalan her şeyi reddediyor. Bu güzel bir şey. Bir hayatı yok ama yine de bir amacı var. Başladığı yazıyı sürdürmek zorunda değil çünkü onun amacı yazmak ve devam etmek değil. Yazılanları okumak ya da gözden geçirmek. Ne yazabilir ki? "Sevgi