Mesela ne anlatılmalı biliyor musunuz; kişinin, çoğunluğa bağlı kalmadan da ayakta kalabileceği hatta ve hatta sahiplendiği tüm stres ve depresifliğin varlığı, çok olan kesimin çıkarları ve aynılığı yüzünden hor görülemeyeceğini, sadece tek bir bireyin kurduğu hayallerin/amaçların gerçekleşmesi yolunda yapılan hareketlerin ve söylenen sözlerin nasıl olması gerektiği, geçmişteki düşünce hatalarından pişman olanların; kurduğu/oluşturduğu gelecek modelinde esnekliğe önemi, günlük hayatta (zengin değil ortalama ve fakir düzeydeki günlük hayat) beklentimizin en yüksek olduğu anda -yani toplu taşıma aracı beklemek- zaman ve mekanın sanki kişisel olarak seçilmiş kişilerde ilerleyemediğini, üstüne üstlük somut olarak kabul edilen tüm sorumlulukların bir başkasının da sahip olduğunu, bir yasağın karşısında; kendi ve kendi düşünceleriyle olanların çıkarlarına göre yasağa karşı direnmenin adil değil tam aksine narsist bir parti zihniyeti olduğunu; bir yasağın karşısına yasal ve her türden düşünce türevlerine saygı duyulacak şekilde direnilmesinin, eğitimde bile maddi değerin bilgi kütüphanesinden daha fazla içerik satın alınmasının yanlış olduğunu, her inanca saygı duyduğunu belirten hatta bunun için mücadele gösterenlerin bir başka inanca ve o inanca sahip herkese zarar verme isteğinin bulunmasının çelişkili ve aptalca olduğunu, estetik değerlerin, soyut bir kavram olan karşılıklı iletişimin başlangıcı ve ilerleyişi için belirli bir faktör olarak nitelendirilmemesini, güce sahip olan ve güce sahip olduğunu sanan insanlardan uzak durulmasını çünkü onların somutlaşmış "ben"leriyle uğraşmanın manasız ve aynı zamanda iyi bir insan olmayı anlatmalıyız.
Ama bizler neler anlatıyoruz biliyor musunuz; kurgusal kişiliklerin birbiriyle olan çıkara dayalı (pragmatist) indirgenmiş duygu alışverişini, çoğunluk arasında bir yer bulunmasının zorunluluğunu, tanımadığımız/tanımak zorunda olmadığımız gerçek veya yalan kişi ve kurumların varlığının yüceliğini, hayatın gerçekliğinde mutsuzluğun diğer tüm duygular gibi haklı ve adil olmadığı hatta mutsuz insanlardan uzak durulması gerektiğini, teknoloji gibi bir farkındalığı var olan en iğrenç şey kabul edilmesini, kuralların doğru olduğu için kural olduğu için uyulması gerektiğini, gereksiz ve başlangıcıyla sonunun belirsiz olduğu öfkeyi topluma yansıtmayı; bu öfkeyi cahil bir kafaya yükleyip onu erken bir yaşta daha da aptal yapmayı ve kötü olan her şeyden uzak durmalarını sadece sözel olarak anlatıyoruz.
Peki, bunlar gerçekten anlatılmak zorunda mı? Her iki paragraf için soruyorum; cevabınız ne? Benim bir cevabım yok çünkü ben tüm bu kavramları aştım.
Anlatmak isterdim ama hiçbir dil bunu desteklemiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder