Neler hissedeceğimi ya da neyi hissetmek zorunda olduğumu bilmiyorum. Arada bir yerlerde duruyorum; sessizce, düşünerek ve korkarak. Ne yapmalıyım? Belki de sadece yazmalıyım ama yazacaklarımı yazdığımda zaten yazmış oluyorum. Hiçbir anlam ifade etmiyor; bundan seneler önce karaladığım sözler yok oldu. Her şeyin bir gün sonuna varacağını bilmemize rağmen halen saçma sapan işler peşindeyiz. Mutlu olmak istiyoruz, yaşadığımız toprakları diğerlerine göre daha temizmiş gibi göstermeye çalışıyoruz, savaşların ve ölümlerin bitmesini diliyoruz. Her gün, milyonlarca insan dua ediyor. Diğer milyonlar ise soruyor; "neden?". Anlatacak o kadar çok şey var ki, hangisinden bahsetmem gerektiğini seçmekte zorlanıyorum çünkü hala arada bir yerlerdeyim. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Ölüme gitmek için yaşamaya devam etmekten başka bir şansım var mı? Devam ederken acı çekmeme gerek var mı? Belki de sadece durmalıyım. Öylece.
Şuana kadar içtiğim tüm sigaraları hiç içmedim. Hiçbirisinin varlığını şuan kanıtlayamam çünkü hepsi tarihten silindi; bizler gibi. Yaşamış milyarlarca insan şuan nerede? Birileri cennette, bir diğerleri ise cehennemde. Yaşayan milyarlarca insan şuan nereye gidiyor? Yüzyıllardır aynı şekilde sorulan bu soruya diğer yüzyılların bakış açısıyla sorarsak; niçin gidiyoruz? Gelmek istemedik ki gidelim. Uyandıktan sonra tekrardan uyanmaya doğru ilerlemek istemiyorum. Sadece tek bir kere uyanmak istiyorum. Belki burada belki başka bir yerde. Çünkü uyandığım her vakit başka bir düşünceyle ayağa kalkıyorum. Bundan sıkıldım. Her gün kafama takılan sorular eskiyor ve yenileniyor; tek bir işçiyle çalışan eskimiş bir fabrika misali. Madem her şey eninde sonunda bitecek, neden devam ediyoruz? Yaratıcı bizden istiyor? Koskoca evren ve o evrenin bile umursamadığı küçük bir gezegende hangi telefonu alacağımızı konuşuyoruz. Bu dünya kimsenin bilmediği kadar uzun bir yaşta ve içinde sadece tahmin edilebilecek kadar canlı öldü. Ölüyor ama biz hala Yaratıcının bizden ne istediğini çözemedik çünkü sorularımıza cevap bulamıyoruz. Her gün farklı düşünceler ve cümleler ama hepsinin sonundaki soru aynı "Neden?". Her şey gelip geçici ise ve unutulup gidecekse yaptığımız hareketlerin sorumlusu neden biz oluyoruz? Geçen hafta hissettiğim duyguları, hangi sırayla ve ne kadar uzun süre hissettiğimi unuttum çünkü şuan hiçbir şey hissetmiyorum. Onları benim hissettiğimden bile şüpheliyim hatta benim var olduğumdan bile şüpheleniyorum.
"Kafamda aynı hisle yaşamaktan bıktım" der İndigo. Bir şey diyemiyorum çünkü aynı derdi paylaşıyoruz. Bu yazıya başlayalı onlarca dakika geçti ve ben şuan daha yeni üçüncü paragrafı yazıyorum. Halbuki şuan kafamda bir kaç roman yazdım. Benim kendime söylediklerimi sizlere aktaramıyorum çünkü biz birbirimiz değiliz. Sıkıldım. İmla hatalarına dikkat etmekten -ki hala yanlışlarım var-, konunun sürekliliğini nasıl devam ettireceğimi düşünmekten ve en önemli yazdıktan sonra ne olacağını hayal etmekten sıkıldım.
Bende sıkıldım.
YanıtlaSil-Candan
Ne yapmalıyız sence? Lütfen bir şeyler öner.
Sil