Ana içeriğe atla

Dumanım Aslında Asıl Aydınlığım

     Geçmişten günümüze kadar, her alanda, her şeye karşı çıktım ve karşı çıkmaya devam edeceğim. Çünkü eğer herkesçe bilinen bir gerçeği kabul edersem onlar gibi olacağımı düşünüyorum. Onlar, hayatta ilerleyen tek bir çizgi olduğunu ve onun dışına çıkılabileceğine inanmıyorlar. Eğer bir isme sahipseniz, onu ister sevin veya sevmeyin onunla yaşamak zorundasınız. Bir arkadaşım zorunluluklara inanmıyor. En iyisini de yapıyor çünkü eğer inansaydı bunlardan bir farkı olmayacaktı. Hiç kimse, her gün aynı yerden, aynı saatte, aynı marka sigara paketini satın almak zorunda değil. Ama yine de devam ediyorlar. Kendilerinden hiç mi utanmıyorlar? Her gün aynı şeyleri düşünmek ve onları gerçekleştirmek, ne kadar da sıkıcı. Farklı olan hiçbir şey yok mu? Tartışmasız her gün, koleksiyon parçasında sırıtmayan bir öğe olarak yaşamaya devam etmek dışında bir şeyler yapılmalı. Sırf bu yüzden karşı çıkıyorum. Ben onlar gibi olamam çünkü benim bir amacım var; ben olmak.


     İnsanlara olan bu nazik öfkem sayesinde, her gün hayatta kalmak için gerekli olanlar listesine yazdığım maddeyi kendimce bir kez daha doğruluyorum. Bazı şeyleri beklemeyeceğim, direkt olarak onları ben sıralayacağım. Zaten bizden istenen bu değil mi? Yaşamak bu değil mi? Kafanın içinde ne varsa onları gerçekleştirmeye çalışmak. Çok büyük şeyler istemiyorum sadece beni dengede tutacak bazı "şeyler". Bir gün olacak. İnan bana bir gün olacak. O gün, bu öfkemi ortadan kaldırdığım gün olacak. Beni hiçbir zaman yok etmek gibi bir gayesi olmayan öfkeden vazgeçtiğim an olacak. Şunu unutmayın, öfke kötü bir şey değildir. Eğer kötü olsaydı onu kontrol edemiyor olurduk. Öfkenin ne istediğini öğrendiğimiz vakit o umudun kendisi olacak. Gördüğüm kişilerden nefret etmem beni kötü bir insan yapmıyor, bana zarar veren insanlardan uzak durmamı hatırlatıyor.

     Hiçbirimiz bir rüyanın içerisinde değiliz. Bu yüzden yükseklerden atlamayı kesip, başka bir çıkış yolu aramalıyız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hızlı ve Öfkeli 7 | İnceleme

Hızlı ve Öfkeli serisini ülkemiz de bilmeyen kalmadı diye düşünüyorum. Serinin hasılat açısından en düşük filmi olan Tokyo Drift ülkemiz de bir hayli sevilmişti. Özellikle soundtrack'i ile Şahinlerden çıkan bir motor sesine dönüşmüştü adeta. Hızlı ve Öfkeli serisi her zaman bizim için seviliyordu sebebi ise arabalar,basslı müzikler, hanımefendi kalçaları ve bolca aksiyon. Gençlerin en sevdiği türleri tek bir filmde toplamışlar resmen. Tokyo Drift'den sonra yapımcıların bunu bir ''dizi serisi'' haline getireceklerini göstermişlerdi bize. Aynı Harry Potter gibi her film sanki bir dizinin yeni bölümü gibiydi. Kimsenin de buna bir şey söylediği yok çünkü seviliyor. Serinin son filmi (şimdilik son film, 8. film gelecek merak etmeyin. Hatta 9 bile gelebilir.) çıkmadan önce filmin başrol oyuncularından Paul Walker bir araba kazasında vefat etmişti. Ne kadar ironik değil mi ? (Son kullandığım cümle tüm Hızlı ve Öfkeli 7 incelemelerinde bulunmaktadır.) İnsanlar buna inan

Kimsenin Okumaya Tenezzül Etmediği Bir Masalın Perisi

     Haftalardır adam akıllı evden dışarı adım atmadım. Sanki olmak zorundaymışım gibi bir köşede bekliyorum. Neyi veya niçin beklediğimi bile bilmiyorum. Belki bir ilham perisi bekliyorum ki bu sayede aptal bir şarkı yazabilirim. Ya da o ilham perisini sigara ve çay içmeye çağırabilirim. Biraz değişik bir şeyler tatsın değil mi? Sürekli birilerinin yanına gidiyor ve o kişiyi ödüllendiriyor. O kişi, perinin varlığından haberdar bile değil hatta perilere inanmıyor bile. İlham perisi bunun farkına varsa ve yaptığı işi bıraksa dünya onun için çekilmez bir hale gelirdi. Zira onun yapabildiği tek şey insanlara ilham vermek. Kulaklığını takıp uzun bir yola çıkmadı hiçbir zaman. En sevdiği yemek yok. Fobileri bile yok çünkü o işine o kadar aşık ki geri kalan her şeyi reddediyor. Bu güzel bir şey. Bir hayatı yok ama yine de bir amacı var. Başladığı yazıyı sürdürmek zorunda değil çünkü onun amacı yazmak ve devam etmek değil. Yazılanları okumak ya da gözden geçirmek. Ne yazabilir ki? "Sevgi

Unfriended - İnceleme

     Unfriended, duyurulduğu andan beri heyecanla beklediğim bir film oldu. Fragmanı çok sevmiştim, baya sevmiştim. Filmin ülkemiz de yayınlanmaması beni şaşırtmadı sadece üzdü. Sonunda filmi izleyebildim ve çok karmaşık hislere sahip oldum.      Filmin konusu, internete utanç verici videosu sızan bir kızın 1. ölüm yılında videoyu yükleyen kişi "yanına almak" için filmin karakterlerine dadanması. Bu kadar... yani öyle spesifik, karmakarışık bir hikaye yok. Filmin fragmanı yalandan ibaret! Aynı, Avengers: Age of Ultron filminin fragmanı gibi, yalan! Fragman da bizlere gösterilenle film de gösterilenler arasında dağlar kadar fark var. Mesela fragman da bizlere "korku" gösteriliyordu ama ben sadece filmin tek bir sahnesinde korktum. Bu film bir korku filmi değil. Belki bir gerilim filmi olabilir ama bir korku filmi değil! Fragman da hayaletin videoyu yükleyen kişileri teker teker sorguladığını görüyorduk adeta. Herkes birbirinden şüpheleniyor, içlerinden biri vide