Ana içeriğe atla

Logan - İnceleme - "Son Bir Kez Daha"

 Yıllardır süper kahraman filmlerine maruz kalıyoruz. Özellikle 2000 yılında çıkan X-Men filmi bu ölü kalıbı tekrardan canladırmayı başarmıştı. Genelleme yapacak olursak, bu tarz filmler sadece izleyiciyi eğlendirmek ve üzerinde güzel sohbetlere itmek için tasarlanmışlar. Havalı konuşmalar ve efektlerin yanında küçükken okuduğumuz/izlediğimiz o kahramanları etten ve kemikten izlemektir bir süper kahraman filminden beklenen. Dark Knight veya Winter Soldier filmleri gibi "politik" taraflarını kullanarak başka insanları da içine çekse de şöyle bir durum söz konusu; tüm filmler politik olabilir. DK veya WS gibi filmlerin tutma nedeni bence siyasi yanları olmamalı, onun yerine mesela Joker'in "One bad day" repliği ya da Bucky ve Steve'in dostluğu olmalı. Tekrar belirteceğim gibi, her filme politik bir içerik/mesaj yükleyebilirsiniz ama her filme duygu yükleyemezsiniz. Son 17 senenin çizgi roman uyarlamalarına baktığımda bunu göremiyorum. Duygusal olmak için kendini kasan, sıradan, geçiştirilmiş sahneler dışında gerçek anlamda beni üzen veya derinden etkileyen sahne sayısı çok az. Çünkü bu filmler bu tarza yakın olmak için tasarlanmıyor. Zaman geçirmek, arkadaşlarla hoş muhabbet geçirmek için çekiliyor. Ve tabi çok fazla sıfıra sahip hasılat rakamları.


     İçten içe bir çocukta bunları yaşadığı hiçbir zaman sevdiği kahramanının gideceğini düşünmez. O büyüse de o her zaman orada olacaktır onun için. Filmin Old Man Logan çizgi romanından uyarlandığını öğrendiğimde çocukluğumun çoktan bittiğini hatırladım. "One more time" sloganıyla geriye dönüp baktığımda büyümüştüm. En kötü X-Men/Wolverine filmini bile severek izlememin sebebi artık gidiyordu. Bu karakterle büyümüştüm adeta. Onun hareketlerini canlandırdığımı ve dahası Wolverine'i oynamak istediğim zamanları düşünüyorum (Halen Wolverine'i oynamayı istiyorum, Tom Hardy kapmazsa rolü.). Logan benim için bir arkadaştı. Onunla birlikte çok güzel vakitler geçiriyordum, arada bir takılırdık ve hiçbir zaman onun gideceğini düşünmemiştim. Ama bir gün çekip gitti. Anlatmak istediğimi yeterince anlattığımı düşünüyorum. Benim için Logan sıradan bir film olmayacaktı yani.
     Neyse, dramayı bir süre kenara atalım. En azından 5-6 cümlelik. Filmin konusu kaba taslak, dünyadaki çoğu mutantın yaşamanı yitirdiği yakın bir distopik gelecekte geçiyor. Tanıdığımız X-Men tayfasından kalan kişiler Logan ve Charles Xavier. Her ikisi de yitik durumda hayatta kalmaya çalışıyor. Charles, yaşlılıkta beraber gelen tüm o hastalıklarla beraber mücadele ederken Logan ise yaşamın kendisiyle bir kavgaya girişiyor. Azılı silahlı güçler tarafından aranan Laura (a.k.a X-23)'nın yolları belirli sebeplerden ötürü Logan ile kesişiyor. Bundan sonrası tamamen bu üç karakterin birlikte kaçması. Arada bir kaç ayrıntı daha var ama spoiler olup olmadığından emin olmadığım için onları belirtmek istemiyorum. Zaten kaba taslak anlattığım bu hikaye pek önemli değil. Filmin asıl olayı karakterlerin kendisi. Özellikle bu üçlüyü gördükçe onlarla birlikte pes etmemek istiyordum. Dehşetül-vahşet oyuncuklarıyla birlikte birbirleriyle olan diyalogları beni benden aldı diyebilirim. Diyaloglar bu filmin en önemli unsurlarından biri zira filmin arka planda dönen hikayesinden çok sözlere odaklanırsanız çok daha büyük şeylerin farkına varabilirsiniz. Beyaz perdede dile getirmedikleri ama alttan alta bize sunduğu bir hikaye var;

!SPOILER!
Yüzlerce mutantı öldüren kişinin aslında Charles olması. Direkt olarak anlatılmayıp, filme yayılan bu konuyu çok iyi işlemişler.

     İlk paragrafta, süper kahraman filmlerinin duygusal yönlerinin eksikliğini dile getirdim. Çünkü bu film çoğu insanın dile getirdiği gibi gerçekten duygusaldı. Belki de ben olaya baştan duygusal yaklaşarak başladım. Belki de gerçekten film dramatiktir. Bu yazıyı yazarken arkada "Way Down We Go" parçasını tekrar ve tekrar dinlemem benim için dramatik tozunun yeterince iyi olduğunu gösterir. Charles'ın yaşadıklarını gözden geçirdikçe ve onun Logan'a olan umudunu başka bir süper kahraman filminde gördüğümü hatırlayamıyorum. Laura'nın film boyunca yaptıklarını büyük bir heyecanla ve tebessümle izlemek veyahut Logan'ın bitmişliğini izlerken bunun sıradan bir süper kahraman filmi olmadığını tekrar ve tekrar fark ettim. Yıllar sonra X-23'ü ve Wolverine'i beraber yan yana görmekten tutun da vahşiliğini hiç saklamayan bir "Wolvi" görmekti bu film. Her film bir başkasına aşık olan, "Ben bir hayvanım" diyerek gezen, ona buna tek atan bir karakter görmekten sıkılmıştım. X-Men Origins: Wolverine filminin kötü olduğunu bile bile her defasında severek izliyorsam bunun sebebi az önce saydıklarım olmadı hiçbir zaman. Sanırım, ben başından beri Wolverine'i değil de Logan'ı görmeyi beklemişim. Bu film bana defalarca kez gördüğüm iki karakteri sanki hiç görmemişim gibi sunuyor. Ve bunu muazzam bir şekilde yapıyor.

     Yazdıklarıma baktığımda, filmi incelemekten çok duygularımı az çok tarif etmeye çalışıyormuşum gibi duruyor farkındayım. Bir kaç önemli kısmı belirteyim de inceleme diye yayınlamaya yüzüm olsun bari. Film hem X-Men evreninin hemde kendi başına duran ayrı bir parça olarak yazılıp çizilmiş. Bunu çok başarılı yapmışlar zira bu evren hakkında fikir sahibi olmayan insanlar film çıkışı "Bu neydi la?" diye bir bakış atacaklarını zerre düşünmüyorum. Aksiyon sekansları çok güzeldi, renk paleti filme ve çizgi romanına tam uyacak şekilde ayarlanmış. Görsel anlamda her şey uygun. Müzikler çok iyi seçilmiş. İyi yönetilmiş. İyi yazılmış. Ha, şimdi bir incelemeye benzedi yazı. 

     Spoiler'lı kısma geçmeden önce; bu filme gidin, izleyin, adamlara daha fazla para kazandırın.
 Spoiler'lı kısımda özel olarak bahsetmek istediğim bir kaç kısım var. X-24 vs Logan sahnesi çok güzel değil miydi? Bu tarz bir sahneyi sanırım en son Terminator: Genisys filminde görmüştük ama şahsen bir hayranı olarak çok geçiştirilmiş bir sahne olduğu için pek bir önemi yoktu. Burada hem Charles'ı öldürmesi hemde Logan ile ölümüne dövüşmesi çok içten bir sahneydi. Onun dışında filmin sonunda X-23 ve rafadan tayfasının neler yaptığını nasıl öğreneceğiz? Filmi bilerek mi açık uçlu bıraktılar yoksa bu hikayeye devam edecekler mi? Zira sdantart X-Men kadrosuyla devam edemeyecekler, geriye bir tek X-23 ve rafadan tayfası kalıyor ama bu takımda Laura dışında bir filmde rol alması gereken oyuncuları göremedim. Hadi diyelim, bu takımla bir film çektiler. O zaman X-Men'in ne anlamı kalır? Her ne kadar bu bir isim olsa da X-Men... X-Men'dir. Xavier, Jean Grey, Cyclops ve diğer olmadığı sürece o ismin bir ağırlığı kalmaz. Belki bu konu hakkında bir açıklama yapılmıştır bilmiyorum ama şuan yorum yapacak olursam, bu film ve hikayesi burada bitmiş bulunmaktadır.

Logan'ın ölümüyle ilgili veya o mezar sahnesi üzerinden bir şeyler söylemek istemiyorum. Olması gerektiği gibi, harikaydı


"One More Time..."

"There is No More One More Time..."

PUAN: 9.5/10

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hızlı ve Öfkeli 7 | İnceleme

Hızlı ve Öfkeli serisini ülkemiz de bilmeyen kalmadı diye düşünüyorum. Serinin hasılat açısından en düşük filmi olan Tokyo Drift ülkemiz de bir hayli sevilmişti. Özellikle soundtrack'i ile Şahinlerden çıkan bir motor sesine dönüşmüştü adeta. Hızlı ve Öfkeli serisi her zaman bizim için seviliyordu sebebi ise arabalar,basslı müzikler, hanımefendi kalçaları ve bolca aksiyon. Gençlerin en sevdiği türleri tek bir filmde toplamışlar resmen. Tokyo Drift'den sonra yapımcıların bunu bir ''dizi serisi'' haline getireceklerini göstermişlerdi bize. Aynı Harry Potter gibi her film sanki bir dizinin yeni bölümü gibiydi. Kimsenin de buna bir şey söylediği yok çünkü seviliyor. Serinin son filmi (şimdilik son film, 8. film gelecek merak etmeyin. Hatta 9 bile gelebilir.) çıkmadan önce filmin başrol oyuncularından Paul Walker bir araba kazasında vefat etmişti. Ne kadar ironik değil mi ? (Son kullandığım cümle tüm Hızlı ve Öfkeli 7 incelemelerinde bulunmaktadır.) İnsanlar buna inan

Kimsenin Okumaya Tenezzül Etmediği Bir Masalın Perisi

     Haftalardır adam akıllı evden dışarı adım atmadım. Sanki olmak zorundaymışım gibi bir köşede bekliyorum. Neyi veya niçin beklediğimi bile bilmiyorum. Belki bir ilham perisi bekliyorum ki bu sayede aptal bir şarkı yazabilirim. Ya da o ilham perisini sigara ve çay içmeye çağırabilirim. Biraz değişik bir şeyler tatsın değil mi? Sürekli birilerinin yanına gidiyor ve o kişiyi ödüllendiriyor. O kişi, perinin varlığından haberdar bile değil hatta perilere inanmıyor bile. İlham perisi bunun farkına varsa ve yaptığı işi bıraksa dünya onun için çekilmez bir hale gelirdi. Zira onun yapabildiği tek şey insanlara ilham vermek. Kulaklığını takıp uzun bir yola çıkmadı hiçbir zaman. En sevdiği yemek yok. Fobileri bile yok çünkü o işine o kadar aşık ki geri kalan her şeyi reddediyor. Bu güzel bir şey. Bir hayatı yok ama yine de bir amacı var. Başladığı yazıyı sürdürmek zorunda değil çünkü onun amacı yazmak ve devam etmek değil. Yazılanları okumak ya da gözden geçirmek. Ne yazabilir ki? "Sevgi

Unfriended - İnceleme

     Unfriended, duyurulduğu andan beri heyecanla beklediğim bir film oldu. Fragmanı çok sevmiştim, baya sevmiştim. Filmin ülkemiz de yayınlanmaması beni şaşırtmadı sadece üzdü. Sonunda filmi izleyebildim ve çok karmaşık hislere sahip oldum.      Filmin konusu, internete utanç verici videosu sızan bir kızın 1. ölüm yılında videoyu yükleyen kişi "yanına almak" için filmin karakterlerine dadanması. Bu kadar... yani öyle spesifik, karmakarışık bir hikaye yok. Filmin fragmanı yalandan ibaret! Aynı, Avengers: Age of Ultron filminin fragmanı gibi, yalan! Fragman da bizlere gösterilenle film de gösterilenler arasında dağlar kadar fark var. Mesela fragman da bizlere "korku" gösteriliyordu ama ben sadece filmin tek bir sahnesinde korktum. Bu film bir korku filmi değil. Belki bir gerilim filmi olabilir ama bir korku filmi değil! Fragman da hayaletin videoyu yükleyen kişileri teker teker sorguladığını görüyorduk adeta. Herkes birbirinden şüpheleniyor, içlerinden biri vide