Ana içeriğe atla

Müzik Eşliğinde Dans Eden Kötü Adam



     Ben iyiliğin temsilcisi değilim. Sadece ona yaranmaya çalışan kötü insanlardan biriyim. Kötü insandan kastım başka bir birey kör kütük saldıran kişi değil. Aksine ona yardım eden. Çok mantıksız duruyor öyle değil mi? Kötü bir insan bir başkasına neden yardım etsin ki? Böyle düşünmemizin sebebi tüm düşmanları yüksek bütçeli filmlerde dünyaya hükmeden canlılar olarak görmemiz. Gerçekten dünyayı yok etmek veya ona hükmetmek mi istiyorlar? Yoksa onu düzeltmeyi mi?

     Gerçekliğe dönecek olursak, asıl kötülük kin ve nefret değil. O sadece teoride var olan. Ona bakılırsa hepimiz teoride güvendeyiz. Hepimiz teoride iyi insanlarız. Bir de bunun işlenişi var. Pis pis sırıtan insanlara ne olursa olsun, alttan alta yardım edenler. Benim gibi mesela. Bu bir övünme yazısı değil, merak etmeyin, sadece benim doğru bulduğum ya da doğru olmasını ümit ettiğim gerçek olasılıklar. Belki de başından yanlış şeyi yapıyorum. İnsanlara karşı gülmek yerine onlara saldırmalıyım. Kafalarındaki tüm fikirleri yok etmek için bir silah geliştirmeliyim. Bir eleştiri yerine küfür etmeliyim. Bunların hiçbirini yapmıyorum ve yapmayacağım... sanırım. Çünkü ben kötü bir insanım. Karşımdaki insan kendisini kötü hissetmesin diye hatta varlığını yok etmeye çalışmaya kalkışmaması için ona "Merhaba" diyorum. Bana "İyiyim" bile demiyor farklı bir şeyler söyleniyor. Hiç sorun değil. O kişi, toplumda yer edindiyse hiç sorun değil. Bazıları bu yaptıklarım için bana gerizekalı diyor. Haklılar. Tam bir gerizekalıyım, çünkü insanlara olan yardımım beni aşağı çekiyor onların gözünde. Güya, ezilmiş olanlar sanki onlar değil de benim. Sersefil bir halde olan kişiden üstün olma duygusuna erişiyorlar. Çünkü, insan bir alt kademede olmayı kabullenemez. Birilerinden, kendi kafasında oluşturduğu sıradan bir tık üstte olmayı ister. Çünkü, bizler insanız. Her ne kadar bunda kötü olsak ta. Hadi birilerini ezelim ki kendi ezilmiş duygularımız benden daha kötüleri var diyerek sevinsin.

     Kusura bakmayın ama siz kimsiniz? Hayatta yapabildiğiniz en iyi şey ne? Boş boş konuşmak mı özel yeteneğiniz? Sizlere, ortada dolanan gerçeği görmeniz için fırsat veriyorum. Zira ben bugün varım, ertesi günlerde ise yokum. Bir gün, bu kişiyi göremeyeceksiniz ve tekrardan başa döneceksiniz. Etrafınızdaki insanlara cevap veremeyeceksiniz. Susacaksınız. Sinirleneceksiniz. Ben ise o kadar mutlu olacağım ki anlatamam. Arkanızdan gülüyorum. Çünkü siz sanıyorsunuz ki, toplumdan dışlanan asıl kişi benim. Halbuki sizin var oluştan kaçışınız beni daha güçlü bir canlı haline getiriyor. Diyorum ki, ben bu aptallar gibi olamam. Ve olmuyorum da. Bana istediğinizi yapın ama şu bir gerçek ki günün sonunda güneşi ben selamlıyor olacağım. Sizse sadece o güneşi kapatmaya çalışacaksınız.

     Bu yüzden kendime kötü bir insanım diyorum. Size ettiğim yardımı kötülüğe çevirmenizden dolayı değil. Sizi kullandığım için. Özür dilerim ama ben böyle kötüyüm. İnsanları dünyadan kovmak yerine onlara zarar veren biriyim.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hızlı ve Öfkeli 7 | İnceleme

Hızlı ve Öfkeli serisini ülkemiz de bilmeyen kalmadı diye düşünüyorum. Serinin hasılat açısından en düşük filmi olan Tokyo Drift ülkemiz de bir hayli sevilmişti. Özellikle soundtrack'i ile Şahinlerden çıkan bir motor sesine dönüşmüştü adeta. Hızlı ve Öfkeli serisi her zaman bizim için seviliyordu sebebi ise arabalar,basslı müzikler, hanımefendi kalçaları ve bolca aksiyon. Gençlerin en sevdiği türleri tek bir filmde toplamışlar resmen. Tokyo Drift'den sonra yapımcıların bunu bir ''dizi serisi'' haline getireceklerini göstermişlerdi bize. Aynı Harry Potter gibi her film sanki bir dizinin yeni bölümü gibiydi. Kimsenin de buna bir şey söylediği yok çünkü seviliyor. Serinin son filmi (şimdilik son film, 8. film gelecek merak etmeyin. Hatta 9 bile gelebilir.) çıkmadan önce filmin başrol oyuncularından Paul Walker bir araba kazasında vefat etmişti. Ne kadar ironik değil mi ? (Son kullandığım cümle tüm Hızlı ve Öfkeli 7 incelemelerinde bulunmaktadır.) İnsanlar buna inan

Kimsenin Okumaya Tenezzül Etmediği Bir Masalın Perisi

     Haftalardır adam akıllı evden dışarı adım atmadım. Sanki olmak zorundaymışım gibi bir köşede bekliyorum. Neyi veya niçin beklediğimi bile bilmiyorum. Belki bir ilham perisi bekliyorum ki bu sayede aptal bir şarkı yazabilirim. Ya da o ilham perisini sigara ve çay içmeye çağırabilirim. Biraz değişik bir şeyler tatsın değil mi? Sürekli birilerinin yanına gidiyor ve o kişiyi ödüllendiriyor. O kişi, perinin varlığından haberdar bile değil hatta perilere inanmıyor bile. İlham perisi bunun farkına varsa ve yaptığı işi bıraksa dünya onun için çekilmez bir hale gelirdi. Zira onun yapabildiği tek şey insanlara ilham vermek. Kulaklığını takıp uzun bir yola çıkmadı hiçbir zaman. En sevdiği yemek yok. Fobileri bile yok çünkü o işine o kadar aşık ki geri kalan her şeyi reddediyor. Bu güzel bir şey. Bir hayatı yok ama yine de bir amacı var. Başladığı yazıyı sürdürmek zorunda değil çünkü onun amacı yazmak ve devam etmek değil. Yazılanları okumak ya da gözden geçirmek. Ne yazabilir ki? "Sevgi

Unfriended - İnceleme

     Unfriended, duyurulduğu andan beri heyecanla beklediğim bir film oldu. Fragmanı çok sevmiştim, baya sevmiştim. Filmin ülkemiz de yayınlanmaması beni şaşırtmadı sadece üzdü. Sonunda filmi izleyebildim ve çok karmaşık hislere sahip oldum.      Filmin konusu, internete utanç verici videosu sızan bir kızın 1. ölüm yılında videoyu yükleyen kişi "yanına almak" için filmin karakterlerine dadanması. Bu kadar... yani öyle spesifik, karmakarışık bir hikaye yok. Filmin fragmanı yalandan ibaret! Aynı, Avengers: Age of Ultron filminin fragmanı gibi, yalan! Fragman da bizlere gösterilenle film de gösterilenler arasında dağlar kadar fark var. Mesela fragman da bizlere "korku" gösteriliyordu ama ben sadece filmin tek bir sahnesinde korktum. Bu film bir korku filmi değil. Belki bir gerilim filmi olabilir ama bir korku filmi değil! Fragman da hayaletin videoyu yükleyen kişileri teker teker sorguladığını görüyorduk adeta. Herkes birbirinden şüpheleniyor, içlerinden biri vide