Ana içeriğe atla

Aşağı Tükürsem Ego, Yukarı Tükürsem Tekrar Aşağı Düşeceği İçin Yine Ego

     İnsanların iç benliğinde haz alma duygusu yer almaktadır. Uyumak ve yemek yemek, hayatta kalmamız için önemli olmasına rağmen bu eylemleri gerçekleştirdiğimiz zaman psikolojik ve fiziksel anlamda bir haz alıyoruz. Müzik dinlemek veya film izlemek hayatta kalmamız için gerekli olan eylemler içine girmemesine rağmen bazı bireyler için bu aktiviteler haz alma duyumlarını tetikleyebiliyor. Ancak bu eylemlerin/aktivitelerin ortak birer yönü var, kimseye bir zararı yok. Gelin görün ki, bazı insanlar bu haz alma duyumlarını farklı yöntemler ile ortaya çıkarttığı için bir başka bireyin duyumlarının açık olmasını reddediyor ve bu yüzden haz alma duyumlarının dışında çeşitli başka duygu ve duyumlar ortaya çıkabiliyor. Bu sayede oluşan etkinin, tepkime süreci ve yönelimi hem hızlanıyor hemde artıyor.



     Peki, bunları neden anlatıyorum? Karşıda bulunan bireyin kendi -sözde- içinde yaşadığı "tatmin" ve "kendini beğenmişlik" başka insanlara tabir-i caizse "batıyor". O kişinin kendini -sözde- beğenmiş olması sana fiziksel ve psikolojik anlamda ne gibi zararlar sunuyor? Hiçbir zarar sunmuyor. Ancak, kendini beğenmişlik yani "ego" ve "egoist" bireye karşı sunulan tutum zararlı oluyor. Karşıdaki bireyi çok egoist olarak görmek istemiyor çünkü içten içe o bireyin kendisi zaten egoist bir insan. Kendini "egoist" olarak kabul etmeyen bir birey başkasının "egoist" olmasına karışıyor. Gülünç bir durum.

     Eğer, karşısındaki kişi kendini "egoist" olarak değil de bilhassa kendini "ezik" biri olarak gösterecek olursa kimse sinirlenmez. Aksine herkes ona güler ve onunla dalga geçer. Çünkü o insanların hepsi o kişiye bakıp kendi egolarını tatmin ediyorlar. Ve ayrıca en önemlisi, kimse o kişiye gidip "Neden böylesin?" demez çünkü kimsenin işine gelmez.

AMINA KODUĞUM İNSANLARI!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hızlı ve Öfkeli 7 | İnceleme

Hızlı ve Öfkeli serisini ülkemiz de bilmeyen kalmadı diye düşünüyorum. Serinin hasılat açısından en düşük filmi olan Tokyo Drift ülkemiz de bir hayli sevilmişti. Özellikle soundtrack'i ile Şahinlerden çıkan bir motor sesine dönüşmüştü adeta. Hızlı ve Öfkeli serisi her zaman bizim için seviliyordu sebebi ise arabalar,basslı müzikler, hanımefendi kalçaları ve bolca aksiyon. Gençlerin en sevdiği türleri tek bir filmde toplamışlar resmen. Tokyo Drift'den sonra yapımcıların bunu bir ''dizi serisi'' haline getireceklerini göstermişlerdi bize. Aynı Harry Potter gibi her film sanki bir dizinin yeni bölümü gibiydi. Kimsenin de buna bir şey söylediği yok çünkü seviliyor. Serinin son filmi (şimdilik son film, 8. film gelecek merak etmeyin. Hatta 9 bile gelebilir.) çıkmadan önce filmin başrol oyuncularından Paul Walker bir araba kazasında vefat etmişti. Ne kadar ironik değil mi ? (Son kullandığım cümle tüm Hızlı ve Öfkeli 7 incelemelerinde bulunmaktadır.) İnsanlar buna inan

Kimsenin Okumaya Tenezzül Etmediği Bir Masalın Perisi

     Haftalardır adam akıllı evden dışarı adım atmadım. Sanki olmak zorundaymışım gibi bir köşede bekliyorum. Neyi veya niçin beklediğimi bile bilmiyorum. Belki bir ilham perisi bekliyorum ki bu sayede aptal bir şarkı yazabilirim. Ya da o ilham perisini sigara ve çay içmeye çağırabilirim. Biraz değişik bir şeyler tatsın değil mi? Sürekli birilerinin yanına gidiyor ve o kişiyi ödüllendiriyor. O kişi, perinin varlığından haberdar bile değil hatta perilere inanmıyor bile. İlham perisi bunun farkına varsa ve yaptığı işi bıraksa dünya onun için çekilmez bir hale gelirdi. Zira onun yapabildiği tek şey insanlara ilham vermek. Kulaklığını takıp uzun bir yola çıkmadı hiçbir zaman. En sevdiği yemek yok. Fobileri bile yok çünkü o işine o kadar aşık ki geri kalan her şeyi reddediyor. Bu güzel bir şey. Bir hayatı yok ama yine de bir amacı var. Başladığı yazıyı sürdürmek zorunda değil çünkü onun amacı yazmak ve devam etmek değil. Yazılanları okumak ya da gözden geçirmek. Ne yazabilir ki? "Sevgi

Unfriended - İnceleme

     Unfriended, duyurulduğu andan beri heyecanla beklediğim bir film oldu. Fragmanı çok sevmiştim, baya sevmiştim. Filmin ülkemiz de yayınlanmaması beni şaşırtmadı sadece üzdü. Sonunda filmi izleyebildim ve çok karmaşık hislere sahip oldum.      Filmin konusu, internete utanç verici videosu sızan bir kızın 1. ölüm yılında videoyu yükleyen kişi "yanına almak" için filmin karakterlerine dadanması. Bu kadar... yani öyle spesifik, karmakarışık bir hikaye yok. Filmin fragmanı yalandan ibaret! Aynı, Avengers: Age of Ultron filminin fragmanı gibi, yalan! Fragman da bizlere gösterilenle film de gösterilenler arasında dağlar kadar fark var. Mesela fragman da bizlere "korku" gösteriliyordu ama ben sadece filmin tek bir sahnesinde korktum. Bu film bir korku filmi değil. Belki bir gerilim filmi olabilir ama bir korku filmi değil! Fragman da hayaletin videoyu yükleyen kişileri teker teker sorguladığını görüyorduk adeta. Herkes birbirinden şüpheleniyor, içlerinden biri vide