Ana içeriğe atla

Gitmeli

"Bazen bulunduğun yerde o kadar çok yaşamış olmayı istemediğin şeyleri yaşarsın ki, başka bir yere gitsen yeniden başlayacakmış gibi hissedersin." -İndigo

   Tam olarak bu sanırım, kişisel olarak yaşadığım ülke de hissettiklerim. Subjektif olarak konuştuğum için şunu söylemem lazım, harika bir ülke de yaşıyoruz ama berbat insanlarla. Dış görünüş olarak pis ve pasaklı gezen, tecavüzcülerin, serserilerin... kısaca iğrenç insanların dolup taştığı bir toprağın üstüne yürüyoruz. Başka ülkelerde de kötü insanlar var ama onlarda belli başlı yerler mesela Detroit kötüdür. Bizim ülke ise mahaşallah tozu toprağı Detroit'i aratmıyor. Gitmek istiyorum. Kusura bakmayın ama hayatımı bu tarz insanlarla yaşayarak geçirmek istemiyorum. Ülkeye canım feda ama bu insanlara değil. Çocuklardan örnek vermek istiyorum. İlkokula gitmesine rağmen sigara içen, ağzı küfür dolu, kendinden yaşça büyük kişilere karşı saygısız geleceğin tabiri caizse potansiyel suçlusu. Onları yetiştiren kişiler nasıl peki ? Her türlü pisliği kullanan, serseri ve tamamen suçlu insanlar. Ben öyle Cihangir veya Bebek gibi bir mekanda oturmuyorum. Gerçeklerin içerisinde oturuyorum. Her akşam silah seslerinin kesilmediği, pislikten geçilmeyen, daracık sokakların ortasında daha yıkanmaktan haberi olmayan terör destekçileri ile birlikte yaşıyorum. Başka bir soru, ileride onlara ne olacak? Çoğu suç işleyip hapishaneye düşecek. Suçları ise ya hırsızlık ya tecavüz ya da cinayetten ve bir de uyuşturucu alım-satımı olacak. Siyasetten nefret eden biri olarak soruyorum, devlet ne yapacak? Başta kim olursa olsun hiçbir şey yapmayacak. İnsanlar zevkine suç işliyor, birilerine zarar veriyor ama elini kolunu sallayarak öylece geziyor.



   Benim bu ülkede yaşamak ne gibi bir amacım olabilir ki? İş anlamında önümüz zaten kesilmiş. Cebinizde para yoksa ve birilerini tanımıyorsanız, hayalinizi gerçekleştirmek hayal olarak kalmaya devam edecek. Paranız yoksa yine refah şansını zaten baştan kaybettiniz. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!" derseniz yine yandınız çünkü bu tür insanlar siz bir şey yapmasanız bile size zarar verecektir. Konuşmak isteseniz sizi ölüm ile tehdit edecek insanlar var. Daha ne dememi bekliyorsunuz?

   Hayatım boyunca burada neden kalayım ki?


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hızlı ve Öfkeli 7 | İnceleme

Hızlı ve Öfkeli serisini ülkemiz de bilmeyen kalmadı diye düşünüyorum. Serinin hasılat açısından en düşük filmi olan Tokyo Drift ülkemiz de bir hayli sevilmişti. Özellikle soundtrack'i ile Şahinlerden çıkan bir motor sesine dönüşmüştü adeta. Hızlı ve Öfkeli serisi her zaman bizim için seviliyordu sebebi ise arabalar,basslı müzikler, hanımefendi kalçaları ve bolca aksiyon. Gençlerin en sevdiği türleri tek bir filmde toplamışlar resmen. Tokyo Drift'den sonra yapımcıların bunu bir ''dizi serisi'' haline getireceklerini göstermişlerdi bize. Aynı Harry Potter gibi her film sanki bir dizinin yeni bölümü gibiydi. Kimsenin de buna bir şey söylediği yok çünkü seviliyor. Serinin son filmi (şimdilik son film, 8. film gelecek merak etmeyin. Hatta 9 bile gelebilir.) çıkmadan önce filmin başrol oyuncularından Paul Walker bir araba kazasında vefat etmişti. Ne kadar ironik değil mi ? (Son kullandığım cümle tüm Hızlı ve Öfkeli 7 incelemelerinde bulunmaktadır.) İnsanlar buna inan

Kimsenin Okumaya Tenezzül Etmediği Bir Masalın Perisi

     Haftalardır adam akıllı evden dışarı adım atmadım. Sanki olmak zorundaymışım gibi bir köşede bekliyorum. Neyi veya niçin beklediğimi bile bilmiyorum. Belki bir ilham perisi bekliyorum ki bu sayede aptal bir şarkı yazabilirim. Ya da o ilham perisini sigara ve çay içmeye çağırabilirim. Biraz değişik bir şeyler tatsın değil mi? Sürekli birilerinin yanına gidiyor ve o kişiyi ödüllendiriyor. O kişi, perinin varlığından haberdar bile değil hatta perilere inanmıyor bile. İlham perisi bunun farkına varsa ve yaptığı işi bıraksa dünya onun için çekilmez bir hale gelirdi. Zira onun yapabildiği tek şey insanlara ilham vermek. Kulaklığını takıp uzun bir yola çıkmadı hiçbir zaman. En sevdiği yemek yok. Fobileri bile yok çünkü o işine o kadar aşık ki geri kalan her şeyi reddediyor. Bu güzel bir şey. Bir hayatı yok ama yine de bir amacı var. Başladığı yazıyı sürdürmek zorunda değil çünkü onun amacı yazmak ve devam etmek değil. Yazılanları okumak ya da gözden geçirmek. Ne yazabilir ki? "Sevgi

Unfriended - İnceleme

     Unfriended, duyurulduğu andan beri heyecanla beklediğim bir film oldu. Fragmanı çok sevmiştim, baya sevmiştim. Filmin ülkemiz de yayınlanmaması beni şaşırtmadı sadece üzdü. Sonunda filmi izleyebildim ve çok karmaşık hislere sahip oldum.      Filmin konusu, internete utanç verici videosu sızan bir kızın 1. ölüm yılında videoyu yükleyen kişi "yanına almak" için filmin karakterlerine dadanması. Bu kadar... yani öyle spesifik, karmakarışık bir hikaye yok. Filmin fragmanı yalandan ibaret! Aynı, Avengers: Age of Ultron filminin fragmanı gibi, yalan! Fragman da bizlere gösterilenle film de gösterilenler arasında dağlar kadar fark var. Mesela fragman da bizlere "korku" gösteriliyordu ama ben sadece filmin tek bir sahnesinde korktum. Bu film bir korku filmi değil. Belki bir gerilim filmi olabilir ama bir korku filmi değil! Fragman da hayaletin videoyu yükleyen kişileri teker teker sorguladığını görüyorduk adeta. Herkes birbirinden şüpheleniyor, içlerinden biri vide